İnsanlık tarihi boyunca birçok kültürde sıklıkla kullanılan insan yüzü betimi çağdaş seramik sanatçılarının da zaman zaman yöneldiği bir tema. Prof. Güngör Güner de kavramsal ve işlevsel çalışmalarının yanısıra yaptığı büstlerde insan yüzünü betimlerken, o kişilerin karakterlerinin özelliklerini yansıtmaya çalışmıştır.
Dekan Nazan Erkmen
HURİ AYKUT ÜLKER
Seramik sanatında insan yüzü, tarih boyunca birçok kültürde ve dönemde sanatçılar tarafından çeşitli şekillerde kullanılmıştır. İnsan yüzü, duyguları, karakterleri ve hikayeleri ifade etme potansiyeli nedeniyle sanatçılar için çekici bir tema olmuştur. Türk seramik sanatında insan yüzünün kullanımı, özellikle heykelcilik, çömlekçilik ve seramik tabaklarda ortaya çıkabilir. Seramik sanatında insan yüzü heykellerde sıkça kullanılır. Heykellerde yüz ifadeleri, duyguları ve karakterleri ifade etmek için detaylı bir şekilde işlenir. Bu, sanatçının becerisi ve duygusal derinliği, ifade etme yeteneğiyle öne çıkar. Çömlekçilikte, seramik kaplar üzerinde insan yüzleri, dekor boyama ya da rölyef olarak yer alabilir. Bu tür yüzey görüntüleri genellikle el yapımı seramiklerde ve vazolarda görülür. Yüz ifadeleri, desenler ve renklerle oynayarak sanatçı seramiğe karakter ve estetik katabilir. Bazı sanatçılar seramik sanatını kullanarak anıtsal eserler veya süs eşyaları yaratırlar. Bu eserlerde insan yüzü, kültürel anlam taşıyan, sembolik veya mitolojik bir ifadeyle birleştirebilir. Geleneksel insan yüzü temalarının modern veya soyut bir bakış açısıyla ele alındığı da görülebilir. Bu durumda yüz ifadeleri belirgin olmayabilir. Ancak insan figürü, formlar ve desenler aracılığıyla anlatılmaya çalışılır. Yüzü bir anlatım aracı olarak kullanan sanatçının kişisel tarzına, kültürel bağlamına ve ifade etmek istediği duygulara bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir. Sanatçılar genellikle kendi yaratıcı yorumlarını katmaya ve geleneksel temaları modern bir şekilde ele almaya eğilimlidirler.
Çağdaş Türk Seramik Sanatı’nda 1950 ve sonrası sanatçılar seramik eserlerinde insan yüzünün ifade olanakları kullanmıştır. Ülkemiz seramik sanatının kurulmasına ve gelişmesine yol açan, Çağdaş Türk Seramik Sanatı’nın doğup gelişmesinde önemli rol oynayan 1950 sonrası seramik sanatçılarımızdan Füreya Koral, Nasip İyem, Sadi Diren, Ayfer Karamani, Erdinç Bakla; 1970 ve sonrasında Tüzüm Kızılcan ve Güngör Güner’in eserlerinde yüz kullanımı görülmektedir. 1980’den günümüze değin süreçteki giderek artan sayıda sanatçı da eserlerinde yüz kullanımını tercih etmektedir. Bu da ilk çağlardan beri insanın hatırlamak istediği yüzleri kayıt için resme ya da şekle dönüştürebileceğini düşündürüyor. Belki de düşüncelerinden çıkartıp unutmak istediklerini de esere dönüştürüyor olabilir.
Öğrencisi Nil
Çağdaş Türk seramik sanatçıları Seramik arasında yer alan ve eserlerinde yüz kullananlardan biri de Prof. Güngör Güner’dir. Güner’in seramik eserlerine odaklandığımızda işlevsel ve işlevsel olmayan çok geniş bir yelpazede eserler verdiğini görürüz. Eserlerinde yüz ve ifade kullanımını ilk olarak kendi geliştirdiği fotokopi transfer tekniği ile yapılmış dekorlarda görüyoruz. Daha sonra görülen yüzler zaman içinde seyrek olarak farklı dönemlerde seramik büst heykeller olarak görülüyor. Sanatçı bir röportajında şöyle söylüyor; “Seramik, altının toprak, üstünün cam olduğunu duyumsatandır. İnsanın toprak ile gökyüzü arasında yaşadığını anımsatan bir duygudur bu. Seramik resim ve heykel sanatı bireşimidir. Herhangi bir seramiğin bir sanat eseri olabilmesi için teknik mükemmelliğin yanı sıra duygu ya da duyarlılıkların ya da her ikisinin de o parça üzerindeki yoğunluğuna bağlı bir olaydır.”
Asistanı Serap Erdoğan
Nazan Erkmen’in büstünü çalışırken
Prof. Güngör Güner özellikle işlevsel formlarında fotokopi tekniğini kullandığında yüz ve ifadeleri sadece görülürken, eserlerine bu duygu yoğunluğunu özellikle seramik büst çalışmalarına yansıtmıştır ve bu seramik büst heykellerinde duygularını yoğun bir şekilde görmek mümkündür. Prof. Güngör Güner elli yılı aşkın süredir var olduğu seramik dünyasında belki de unutmak istemediği insanları heykellere dönüştürdü. Kavramları aktarırken üç boyutlu nesneleri kullandığını ifade eden sanatçı mesela ‘Ben Dekanım’ ve ‘Ben de Dekanım’ diye isimlendirdiği eserlerinde nüktedan bir ifade ile hocalık yaptığı Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde dekanlık yapmış olan Prof. Hüsamettin Koçan ve Prof. Nazan Erkmen'i görüyoruz.
Güngör Güner zaman zaman öğrencilerini zaman zaman dostlarını yüz ifadeleri ve belirgin karakteristik özellikleriyle heykele dönüştürmüştür. Sanat yolculuğunda stilinin stilsizlik olduğunu söyleyen Güner aslında işlerinin çok karmaşık olmadığını ve izleyicinin onun çalıştığı eserleri kolaylıkla anladığını söylüyor. Gerçekten büst çalışmalarında da sanatçının içindeki duygular eserlerinin yüzlerindeki hafif gülümsemeleri ya da ifadeleriyle ince esprisini dolaylı yoldan dışa aktardığı ve izleyicisine ilettiği görülmektedir. Prof. Güngör Güner’in büst çalışmalarında ilk bakışta göze çarpan sırsız olarak kullandığı yüzeyleri, gözlerin büyük çalışılmış olması ve göz bebeklerinin hacim olarak var olması ama göz rengini aktarmamasıdır. Ortak özellikleri ise tebessümleri, vurgulamak istediği yerleri renkli sırlarla boyaması, çehreleri geniş çalışması, burun ya da dudak gibi bölgelerinde karakteristik özellikleri belirgin bir biçimde öne çıkarmasıdır. Tüm bunları engin tecrübesiyle oluştururken bu çalışmaları yapmaktan duyduğu mutluluğu da sanki izleyiciye aktarmaktadır.
Dekan Hüsamettin Koçan
Prof. Güngör Güner’in büst çalışmalarında ilk bakışta göze çarpan sırsız olarak kullandığı yüzeyleri, gözlerin büyük çalışılmış olması ve göz bebeklerinin hacim olarak var olması ama göz rengini aktarmamasıdır. Ortak özellikleri ise tebessümleri, vurgulamak istediği yerleri renkli sırlarla boyaması, çehreleri geniş çalışması, burun ya da dudak gibi bölgelerinde karakteristik özellikleri belirgin bir biçimde öne çıkarmasıdır. Tüm bunları engin tecrübesiyle oluştururken bu çalışmaları yapmaktan duyduğu mutluluğu da sanki izleyiciye aktarmaktadır.
Bambaşka bir yönünü gördüğümüz sanatçı eserleriyle seramik öğrencilerine seramikten yapılacak çalışmaların yelpazesinin genişliğini kendi ürettiği eserler ile bir kez daha öğretiyor. “Farklı disiplinler birbirini tetikler” diyen Güngör Güner aslında yeni alanları deneyimleyerek sanat eserlerinin ve yaratıcı kimliğinin becerikli ellerinde nasıl şekillendiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Bu yazı için arşivinden bilgi ve fotoğraflarını bizimle paylaşan çok kıymetli hocamız sevgili Güngör Güner’e bir kez daha teşekkür ederiz. Yolumuzu aydınlatan tüm hocalarımızı onun nezdinde sevgiyle anıyoruz.
Comments