24 yıldır Eskişehir’de gerçekleştirilen Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda bu yıl 24 sanatçı tarafından “100. Yıl Cumhuriyet Anıtı” yapıldı. İsmet İnönü’nün adını taşıyan caddede yer alan yapıtın açılışı ise 29 Ekim’de Eskişehir Cumhuriyet Güç Birliği’nin yapacağı 100. Yıl Halk Yürüyüşü’nün ardından gerçekleştirildi.
PROF. BİLGEHAN UZUNER
Cumhuriyet’in aydın, özgür, çağdaş kıldığı insan, vatanına bağlılığını, kurucu önderine minnetini, Cumhuriyet’e saygısını ancak sanatla mühürler, taçlandırabilirdi; biz de öyle yaptık. 24 yıldır organizasyonunu sürdürdüğüm Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda günümüze kadar 250 civarında seramik heykel ürettik. Pandemi döneminde sağlıkçılar anısına yaptığımız baca formundaki anıt ile 100. Yıl Anıtı’nın kolektif eser olmaları nedeniyle artı bir değere sahip olduğunu düşünüyorum. Sempozyum fikri 2000 yılından günümüze 24. yılını doldurdu, düzenlediğimiz sempozyum sayısı ise 16’ya erdi.
2023 tarihinde Cumhuriyet’in 100. yaşına erdiğimiz bu yıl Başkanımız Dr. Ahmet Ataç ile Cumhuriyet’e, 100 yıla adanmış bir yapıt üretmek üzere karar verdik. Bu duruma özgü olarak 24 Türk sanatçı ile “Cumhuriyet Güneşi” kolektif yani Anadolu’nun imecesiyle dev bir eser üretme fikrini geliştirdik. 24 sanatçı akademisyen, 30 öğrenci asistan ve 25 kadar belediye çalışanı ile 4-17 Eylül tarihleri arasında yorucu, stresli ama verimli bir çalışmayla anıt eseri gerçekleştirdik. Hayatımın en anlamlı, sonucundan çok gurur duyduğum bu sempozyumu organize etmekten, gerçekleştirmekten çok mutlu olduğumu belirtmeliyim. 100. Yıl anıtımız Türk seramik tarihinin önemli örnekleri arasında yer alacaktır. Eserin merkezinde Atatürk’ün rölyefiyle oluşturduğum bir kilit taşı yer alıyor ve bu taş bir mimaride kullanılan taşıyıcı kemer gibi Cumhuriyet’in tüm ışınlarını bir arada tutuyor. Güneş ışınlarıyla birlikte kültürlerin, sanatçı izlerinin yelpaze gibi istiflendiği anıtta Cumhuriyet’e ışık olan tüm sanatçı arkadaşlarıma, sevgili asistan öğrencilerimize, belediye emekçilerine ve tabi ki başkanımız Ahmet Ataç’a teşekkür ediyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.
Ahmet Ataç ve Bilgehan Uzuner
İmeceye katılan sanatçılar ne dedi?
Aysun Diniz:
Cumhuriyet’in 100. Yılı’na ithaf edilen 16. Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda yer almak çok gurur vericiydi. Pek çok sanatçı arkadaşım ve genç öğrencilerimizin birlikteliği ile bir anıt gerçekleştirdik. Tasarımı Bilgehan Uzuner’e ait olan Cumhuriyet Işığı anıtında ben gerçekleştirdiğim bölümde ışık, renk, etki ve dokusunu pekiştirecek bir çalışma yapmayı hedefledim.
Deniz Onur Erman:
Her aşamasından çok keyif aldığım ve parçası olmaktan büyük gurur duyduğum bu değerli projede ben de Eskişehir kentinin üzerine kurulmuş olduğu Anadolu Medeniyetleri’nden Frig Uygarlığı’nın kültür envanterlerinden yola çıkarak şekillendirdiğim tasarımımla yer aldım. Her sanatçı kendi yorumuyla şekillendirdiği parçalarını ortaya koymaya başladıkça, sanatın birleştirici, bütünleştirici, iyileştirici gücünü hissettim. Beraber üretmenin coşkusunu yaşadım. Bir sanatçı olarak, Ata’mın mirasına, varlığımı borçlu olduğum Cumhuriyet’e armağan edeceğimiz bu anıtta benim de pişmiş toprağa bıraktığım izlerimle sonraki nesillere ulaşabilecek olma düşüncesi beni adeta büyüledi. 2 hafta sonunda, tüm parçalar bitip, pişirilip, montajlandığında eserimizin önünden uzun süre ayrılamadık. Günün her saati güneşin farklı yansımalarıyla bize sürprizler yapan bu anıt adeta Cumhuriyetimizin ışıklarını temsil ediyordu. Eskişehir’in kent belleğinde yer edinecek olması ve bunun bir parçası olmak fikri çok gurur vericiydi.
Dilek Alkan Özdemir:
Eskişehir uzunca bir süredir bölgesel olarak sanat ve kültürün gözde merkezlerinden biri olma yolunda başarıyla dönüşüm geçiriyor. Bu başarı tabii ki öngörülü liderler ve şehrin aydın insanlarının özverili çalışmaları sayesinde geliyor. Bu sanat aktivitelerinin içinde en önemli ve uzun soluklu olanlardan birisi de Tepebaşı Belediyesi'nin organize ettiği Pişmiş Toprak Sempozyumu. Cumhuriyetimizin 100. yılına ithafen yapılan bir anıtta meslektaşlarımla birlikte özgün ve kolektif bir çalışmada kendi çalışmamla yer almaktan çok büyük bir onur duydum.
Bu tür sempozyumlar şehirde yaşayanlarla iç içe yapıldığı için daha canlı ve sıcak bir ortam oluşturmakta olup şehrin ruhunu beslemektedir. Halkın yaşlısından gencine sanata dokunma şansı sağlamaktadır. Hayatlarına sanat tarafından dokunulan kişilerin de ileride mutlaka söyleyecek sözleri olan kişiler olacağına inanıyorum.
Emet Egemen Işık Aslan:
Cumhuriyetimizin 100. yılında Bilgehan Uzuner yürütücülüğünde böylesine anlamlı 100. yıl anıt projesi içinde yer almaktan onur duyuyorum… Her metrekaresini inşa ederken bir Türk kadını ve sanatçısı olarak bu sorumluluğu gururla taşıdığımı belirtmek isterim… Kelimelerin yetersiz kaldığı bu anlamlı proje aracılığı ile tarihe iz bırakabilmenin haklı gururunu yaşıyorum… Sanatçıların ellerinde şekillenen daha nice 100. yıl anıtlarının bu topraklarda yükseleceğini biliyorum…
Hasan Şahbaz:
Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu niteliği ile ülkemizin en önemli seramik etkinliği olurken, 2000 yılından bugüne sürekliliği ile 200’e yakın seramik heykeli de şehre kazandırarak dünya ölçeğinde iddialı bir etkinliğe dönüşmüş durumda. Yapılan tüm eserler elbette çok önemli ve yeri özel. Ancak insanlığın çok özel bir zamanı tecrübe ettiği pandemi sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının anısına yapılan ve sempozyumun ilk kolektif anıt heykeli büyük bir vefa örneği olmuştur.
Yaşadığımız bu güzel toprakların Cumhuriyet’in medeni değerleri ile buluşmasının 100. yılına özel 24 akademisyen sanatçının gönlünün buluştuğu yine ortak bir proje ile Eskişehir özelinde ülkemiz çok anlamlı ve özel bir anıta kavuştu. Cumhuriyet değerlerini temsilen tasarlanan bu anlamlı projede yer almış olmak diğer katılımcılar gibi benim sanat hayatımda da çok özel bir konuma yerleşti. Bu çalışmanın tasarımından montajına, muhteşem son haline gelişine kadar en başta Prof. Bilgehan Uzuner hocamıza ve emek veren tüm çalışanlara minnettarım.
M. Candan Güngör
Bir insanın yaşadığı şu küçücük yaşam periyodunda ne şanslıyım ki, Cumhuriyetimin 100. yılına tanık oluyorum. Bu yıl 16. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun Cumhuriyetimizin 100. Yılı anısına yapılan seramik anıt projesine katkı koyan sanatçıların arasında olmaktan büyük bir onur ve mutluluk duyuyorum. Projeye dair içselleştirdiğim duygularımı ‘Cumhuriyet Işığı’ seramik anıtının bir ‘ışın’ını biçimlendirerek somut olarak yansıtma imkânı bulduğum için bu mutluluğum bir kat daha arttı. Bir sanatçının manevi tatmin duygusu her şeyin üstündedir. Bana bu imkânı sunan ve böylesine bir projenin tasarımını üstlenen Hocam Prof. Bilgehan Uzuner ve sempozyum düzenleme kuruluna sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Nagehan Elibol:
Cumhuriyet ışığı 100. yıl adına yakışır bir eser oldu. Beraberlikten doğan birlik, bir olma duygusunun vücut bulmuş hali. Farklı insanlar olsak da farklı düşüncelerimiz, farklı inanışlarımız olsa da iyi bir lider ve proje ekibi ile tüm bu farklılıkların nasıl bir uyum içerisinde estetik bir görsele dönüşeceğinin kanıtı. Böyle bir çalışma içerisinde yer almaktan dolayı çok mutlu ve gururluyum. Çocuklarımızın geleceği için Cumhuriyet Işığımız her zaman parlasın.
Oya Uzuner:
Bir şehir düşünün parklarında, caddelerinde yürüyüşünüze eşlik eden büyük boyutlu seramik heykeller. Dünyanın pek çok ülkesinden kültürlerini yüklenip gelen sanatçıların dev seramik eserleri bu şehri özel kılan pek çok farklılığın başını çekmekte.
Şehrimiz örnek bir Cumhuriyet şehri; şehrimiz yeşil, şehrimizde müzeler, var. 2 Senfoni Orkestrası, Şehir Tiyatroları, üç üniversitesiyle genç, dinamik bir nüfus, gelişmiş bir sanayii, sanatı destekleyen, fırsat veren belediyeleriyle 24 yıldır süren, dünyanın en prestijli ve özgün sempozyumlarından biri olan Pişmiş Toprak sempozyumu, bu sempozyumun 250 civarında eseriyle artık açık hana müzesi sayılabilecek birikiminin içinde şehrimizde vefa örneği iki önemli kollektif yapıt da var. İlki pandemide hayatını kaybeden sağlıkçılar anısına yapılan Sağlıkçılar Anıtı, diğeri Cumhuriyetimizin 100. Yılına ithafen 25 Türk Seramik sanatçısı tarafından üretilen anıt. Küçük de olsa bir parçası olmaktan gurur duyduğum, bu ülkenin toprağından suyundan, yüreklerimizde yanan Cumhuriyet ateşiyle pişirdiğimiz bir vefa simgesi…
Özgür Kaptan:
16. Pişmiş Toprak Sempozyumu Anadolu, Çanakkale, Akdeniz, Konya Selçuk, Marmara, Sakarya ve Uşak Üniversitesi’nden gelen 28 stajyer öğrencinin sanatçılarla birlikte çalıştığı eski-yeni deneyimlerin paylaşıldığı bir ortamdır. Birlikte öğrenmenin ve üretmenin çok pratik bir hız kazandığı 15 günü geceli gündüzlü çalışarak bir okul dönemi kadar uzun yaşanan, sınırların zorlandığı, zamanla yarışılan çok üretken bir okuldur. Birlikte yaşanan bu deneyim öğrencilerin gelecek meslek hayatlarının en büyük destekçisi olacaktır.
Pınar Baklan:
Cumhuriyet ruhu dayanışma ruhudur. Biz de ondan feyz alıp, onun coşkusuyla çalıştık. Kendi atölyelerimizde izole olup bireysel eserler üreten biz sanatçıların; çok farklı sesler, farklı renkler ve tarzlarla, dayanışma ve birlik içinde, kollektif bir anlayışla yer aldığı 100. Yıl Cumhuriyet Anıtı projesinde bir araya gelmesinden ve bunun bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bizler gittiğimizde Cumhuriyet Güneşi kalacak yeni nesillere… Ve umuyorum Bilgehan hocamızın bizleri bir araya getirip Cumhuriyetimiz anısına kalıcı bir eser bırakmak için dayanışma içinde, coşkuyla çalıştığı gibi bizden sonraki nesiller de aynı dayanışma ruhu ve aydın bakışıyla ışıtacak Cumhuriyet’i yüzyıllarca…
Serap Erdoğan:
Cumhuriyetimizin 100. yılı, tarihimizin en önemli kilometre taşıdır. Atatürk’ün bu mirasını korumak ve daha aydınlık bir geleceğe götürecek şey Cumhuriyetimizin değerlerine sahip çıkarak ve bu değerleri ileriye taşıyarak olur. Yürütücülüğü Kıymetli hocam Prof. Bilgehan Uzuner tarafından gerçekleştirilen 16. Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu Anıt Projesi 100. Yıl için çok büyük anlam katmıştır. Bu projenin bir tanığı ve parçası olmak benim için gururdur.
Tuba Batu:
Bu seneki Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu geçen senelerden farklı olarak duygusal ağırlığı yüksek bir etkinlik olarak hafızalarımızda yer aldı. Sempozyum sürekliliği dolayısıyla zaten çok özel, ayrıca katılan çoğu sanatçının bir zamanlar sempozyumun asistan ekibinde yer almış olması da kalplerdeki değerini arttıran bir öğe. Bu kez her sanatçı kendi özerk projesi ile uğraşmadı, kollektif bir işin parçası olduk. Tasarımını, kıymetli hocam Prof. Bilgehan Uzuner ve ekibinin hazırladığı dev bir güneş kursunun, bir kemerin parçalarını inşa ettik. Kemerin kilit taşında Atatürk vardı. Cumhuriyet’in 100. Yılı anısına yapılan bu eserde bir kez daha gördük ki hepimizi birleştiren ve biz yapan Atatürk’tür.
Seramik tekniğine aykırı bir hızla ve toplamda iki hafta içinde kuruması, pişmesi ve montajı yapılması gereken bu heykeli oluştururken kimse sadece kendi parçasını düşünemezdi, bütünü de düşünerek hareket etmeliydik. Her birimiz bütünün bir parçasıydık. Bu bilinçle ve bunun sorumluluğuyla çalışmak… Dayanışma hali, hem ayrı hem özel olmak; yanındakiler ne kadar, uzun-kısa-yüksek-ne renk öğrenerek birlikte hareket etmeyi deneyimlemek… Koronun bir parçası olduğumuz bir çalışmanın iştirakçisiydik.
Son yıllarda sıklıkla yaşadığımız kutuplaşma, inancından geldiği coğrafyaya, siyasi görüşüne insanların kimlikleriyle hesaplaşma alışkanlığının üstüne bir şeyi hatırladık: ‘Biz’ bilinciyle kuruldu Cumhuriyet! Biz olduğumuz için bugün burada sanat var, biz olabilmeyi becerdiğimiz sürece de devam edecek. “Biz”; sihirli bir kelime. Sen, ben, o… takım olabilmek, dayanışma, özünü kaybetmeden bir yapının parçası olmak, insan olmak!
Comentários