top of page

HANDE*’YİM BEN…


“Hande’yi anlatmak zor… Muzipliği, başka kimselere benzemeyen kahkahası, sınırsız neşesi ve coşkusuna eşlik eden derin derin düşünüşleriyle İnsanÇiçek olmanın güzel bir örneğidir Hande. Dünyaya ve kendi içine bakar; bulduğu malzemelerle oyun oynamadan asla geçmez, çevresini de mutlaka davet eder.”

(*Hande: Gülme, gülüş)


Derleyen: Doç. AYGÜN DİNÇER KIRCA, MSGSÜ

Görsel 1. Hande Büyükatlı, Facebook ana sayfası.


Hande’mizi kaybettik, ne olduğunu anlayamadan…


Seramik ve Cam Bölümü’nden çalışma arkadaşı olarak kendi yasımı tutarken, yakın çevresinden topladığım onunla ilgili görüşleri/anıları okuduğumda, ajandalarını karıştırıp bilgisayarında iç dünyasını daha yakından keşfettiğimde gördüm ki; o artık fiziksel olarak hayatımızda yok ama temas ettiği herkeste çoğalarak yaşayacak. Bu yazı, çok yönlü arkadaşımızın hayatını satırlara sığdıramayacağımız için akademik hayatını, onu bu döneminde tanıyanların dilinden özetle anlatmaya odaklanmıştır.


13 Kasım 1981 yılında İstanbul’da doğan Hande Büyükatlı’nın hep başarılı bir eğitim hayatı olmuştur. Bu başarı sadece derslerde değil, özellikle insan ilişkilerinde kendini göstermiştir. Ortaokul yıllarında öğretmenliğini de yapan annesi Gönül Büyükatlı diğer öğretmenlerden hep bir iş olduğunda “yapsa yapsa bunu Hande yapar!” dediklerine defalarca şahit olmuştur.


1999 yılında başladığı; İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü, Endüstri Ürünleri Tasarımı Programından 2003 yılında mezun olur. İTÜ’de almış olduğu Seramik Tasarımı dersinin Hocası bugün onu anlatırken; “öğrencimdi, sonra hem meslektaşım hem de arkadaşım oldu. Başarısını, girişkenliğini ve araştırmacı yönünü MSÜ ‘de akademik hayatında da sürdürmeye devam etti. MSÜ ‘de odasının önünden ne zaman geçsem gülerek buyurun hocam dediğini hiç unutamayacağım... 1diye anmaktadır.


2004-2007 yılları arasında özel bir firmada tasarımcı olarak çalışır, 2005 ve 2006 yıllarında Marmara Üniversitesi Üretim Yönetimi ve Pazarlama Yüksek Lisans Programına katılır, ancak yarım kalır. 2006 yılında başladığı; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Seramik Tasarımı Tezli Yüksek Lisans Programından “Karo ve bordür üretiminde cam malzemenin kullanımı” başlıklı teziyle 2009 yılında mezun olur.


2007 yılında yüksek lisansına devam ederken Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik ve Cam Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak aramıza katılmıştır. 1929 yılının Kasım ayında kurulan bölümümüzün 1977 yılından beri tarihine şahitlik eden Bölüm Başkanımız, “Bölümümüz ilk defa görevi sırasında bir çalışanını kaybetti, amansız bir hastalığın bizlerden ayırdığı Hande benim için de ayrı bir anlam ifade ediyordu 2 diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir.


Görsel 2. Mezuniyet töreninde.


2010 yılında başladığı MSGSÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Endüstriyel Tasarım Programındaki doktora eğitiminin bir kısmında Erasmus Öğrenci Değişim Programı ile (Şubat – Ağustos 2012) Universita Degli Studi di Camerino, İtalya’da bulunmuştur. 2014 yılında okuduğu bölümü bırakarak, aynı yıl başladığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Seramik Tasarımı Sanatta Yeterlik Programından; “Güzel Sanatlar Alanında Yaratıcılık-Oyun Etkileşiminin Lisans Eğitiminde Değerlendirilmesi” başlıklı tezi ile 2019 yılında mezun olur 3. Tabii bu onun açık özgeçmişi.


Ama asıl, 2013 yılında ETMK’nın düzenlediği bir panelde 4 Hande kendini şöyle ifade etmiş;


“Herkese merhaba;

Konuşmama başlamadan önce izin verirseniz bir konuyu netleştirmek istiyorum. Ben aslında endüstriyel tasarımcı değilim. Hatta endüstriyel tasarımcı sıfatını sadece diplomamda mezun olduğum İTÜ kullanmıştır şimdiye kadar, üniversitede dahi “ben endüstriyel tasarımcı olmayacağım” demişliğim vardır. Tasarımcı olarak çalıştım ama hayatımda stajlarım dışında hiç endüstriyel tasarım yapmadım.

Ben Özlem (Er) Hocam’ın da değindiği gibi, bazı cam işlerimle sergilere de katılıyorum ama asla kendimi sanatçı olarak da nitelendiremem. O konuda sadece biraz boyun eğmişliğim var çünkü tanım sıkıntısı yaşıyorum. Benim için sanatçı olmak büyük laf ve çok farklı bir disiplin.

Geriye elimde bir tek araştırma görevlisi kimliği kalıyor, hani illaki bir meslek grubu altında kendimi kategorize etmem gerekiyorsa...”


“Hani ışığı ve enerjisiyle uzaktan bile olsa ilk gördüğünüz anda dikkatinizi çeken insanlar vardır. … Hande deyince önce enerjisi, kahkahası geliyor ama aynı zamanda renkti Hande... Hatırladığım en parlak, rengarenk tasarım ödevlerinden biri onundu, minnacık rengarenk boncuklardan, sanırım A3'ten de büyük bir kağıda Taşkışla orta bahçeyi yapmıştı; tam da bu yüzden "Boncuklu Hande" adını vermişti ona Temel Tasarım hocamız... Etrafında olan herkese de bu rengini bulaştırırdı, her şey daha parlaktı onunla… Kafasında sürekli projeler olurdu, hep öğrencilerinden bahsederdi, ileride bir gün kendi atölyesinin hayalini kurardı… Şimdiye kadar tanıdığım işini en çok seven ve aşkla yapan insandı... O kadar ki bir gün iş yerimden izin alıp sanki öğrencisiymiş gibi dersine katılmak isterdim... Ben yapamadım ama en azından hayatına dokunabildiği birçok genç olduğu için mutluyum ve umarım ki onların projelerinde tekrar bize gülümseyecektir ileride...5


Hande’nin “bazı cam işlerim” dediği tasarım ve sanatın iç içe geçtiği kendi gibi renkli çalışmalarından örnekler;



. Görsel 3. 4 Element, Aydınlatma Tasarımı, 50x50 cm. cam &Paslanmaz çelik& LED, 2009.


Sanat hayatının önemli yapı taşlarından biri de, “Floating World Projects” sanatçı topluluğu ile yaptığı çalışmalar olmuştur. "Hande'nin bakış açısı bizim çoğunlukla sıradan gördüğümüz pek çok nesnenin bambaşka hallerini anlattı bize. Heyecanı hem çalışmalarına hem de bizlere hep olumlu yansıdı ve çalışmalarımızda teşvik edici oldu.6" Aynı topluluktan bölüm arkadaşımız ise, Hande’nin günümüzdeki duruşunu; “…Tasarım, yaratıcı drama ve oyun gibi alanları bir araya getiren sanatta yeterlik çalışmasının yanı sıra sanatta da farklı denemeler yapmış, tüm bunların sonucunda geniş bir perspektife sahip bir ‘akademi hocası’ profili oluşturmuştur...7 olarak değerlendirmiştir.

Görsel 4. (a)Exit; Yeni Yol, Füzyon, (b)“Yeni Yol”, Füzyon, (c)Taşlıçay sokağı tabelası, 2011, FWP, NY City.


“Şehirlere kulak veriyorum… Bir şehrin sokaklarında dolaşırken bazen şehrin bana “hoş geldin” dediğini, bazen de “sen buranın yerlisi değilsin” dediğini duyuyorum.” Hande.


Yalnızca eserlerinde ve tasarımlarında değil, makalelerinde, katıldığı panellerde ya da sadece onunla sohbet ederken bile “neden olmasın?8sorusu ile karşılarsınız. Kimsenin çalışmaya yanaşmadığı konulara özellikle değinmeye çalışır. Örneğin; “Meyhanelerden Çevrimiçi Sofralara Rakı Kadehleri9” ve “Rakı Şişesinde Metafor Olmak; Tüketicilerin Rakı ve Rakı Ambalajlarını Algılama Biçimlerine Yönelik Kalitatif Bir Araştırma10” başlıklı yayınlanmış bildirisi ya da yayınlanma fırsatı bulamamış, ajandasını karıştırdığımda bulduğum, Hande’nin sorgulayan sesini duyabildiğim şu metinde olduğu gibi;


“Hani yapmam öyle şeyler amma… farz edelim ki elime kâğıt kalem ve 1 adet bira alsaydım yazacaklarım neler olurdu bir bakalım. Merak işte benimkisi okuyucuyu öldürmeyecek cinsten olması arzuhalim.


Yazardım ki; içimde bir akademisyen kaçmış olma durumu var ya bir kere… öncelikle bu yazının bir dizi olmasını hedeflerdim herhalde.


“Bir varmış bir yokmuş, tam da şimdiki zaman içinde bir gezegen varmış ve bu gezegende yaşayan canlı türü, insan denen iki ayaklı varlık her yıl yüz otuş beş milyar litre bira tüketiyormuş” Tom Robins.


Yüz otuz beş milyar litre… herkese inanmazsanız internetten araştırın diye not düşmüş yazar. Demek bu bira içilmeye değer olduğu kadar üzerinde araştırılmaya -içimdeki araştırma görevlisi-çizilmeye, üstelik yazılıp çizilenler paylaşmaya da değer. İnsanlar (insanlık)asırlardır sevmiş, içiyor, bize de üzerinde gevezelik yapmak düşer. Efendim, çok bildiğimizden değil yazdıklarım, …


…Tom Robins’in bira kitabından başka kimler nerede biralanmışlar bakmam lazım. Mesela Milan Kundera; “gülüşün ve unutuşun” kitabında bira içirir Suzan’a. Neyse bu haftaya ilk yazım herhalde şöyle uzaktan bir biraya bakış olurdu. Sonrasında “bira bardağında kulp olmak” ya da “bira bardağına kulp takmak” kulp deyip geçme arkadaş! Bizde kulp takmak her ne kadar olumsuz anlamıyla kullanılıyor olsa da o bardakta o kulpun bir işlevi bir işe yarayışı var. Bira bardak kulpları üzerine bir yazı olur mu? Ha yazı olur da okunur mu bilmem. Dur bakalım deneyelim ya da her şeyi baştan alalım…11


“Hande’yi anlatmak zor… Muzipliği, başka kimselere benzemeyen kahkahası, sınırsız neşesi ve coşkusuna eşlik eden derin derin düşünüşleriyle İnsanÇiçek olmanın güzel bir örneğidir Hande. Dünyaya ve kendi içine bakar; bulduğu malzemelerle oyun oynamadan asla geçmez, çevresini de mutlaka davet eder. Hem arkadaşlığında hem de çalışmalarında bana göre en çok beslendiği şey etkileşimdir. Karşılıklı paslaşmak onun için bir düşünme pratiğidir. Fikirlerini böyle anlarda geliştirdiğini de çok kez ifade etmiştir. Çok iyi bir dinleyici olduğu için midir, Hande ile konuşurken anlaşıldığınızı hisseder, yükünüzü atar, şeffaf olursunuz. Acaba cama mı dönüştürür bizi?...12 ”.


Görsel 5. “Gezi Parkı” (Polis Giremez, Diren Barış…),

Türk Sanatından Renkler, Köstence Sanat Müzesi,Romanya, 2013.


Akademik hayatında bu mesleği seçen pek çok farklı disiplinden insanla temas kurmuştur. Hande’nin bazı çalışmaları Balkan ülkelerinde sergilenmiştir. Disiplinler arası bu sergilere birlikte katıldığı Romanyalı sanatçı ressam arkadaşı, Hande’yi; “Kendi sanat dalına aşık, çalışkan, iyi bir araştırmacı, sabırla bildiklerini bıkmadan izah eden, Hocalarla ve öğrencilerle güzel ilişkiler kuran, kendi alanında yenilikler yapmak isteyen bir akademisyen...13olarak tanımlamaktadır.


“Dürüst, çalışkan ve üretken insan bir değerdir. Hande Büyükatlı da değer oluşturmuş ve başarı onu takip etmiştir…14


2013-2014 yılları arasında “Bir Kültür Simgesi olarak Çeşmibülbül’ü Geleceğe Taşımak” başlıklı İstanbul Kalkınma Ajansı projesinde Proje Koordinatör yardımcısı olarak görev almıştır.


“…Hande ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde (MSGSÜ) Çeşm-i Bülbül’ün yeniden değerlendirmesi projesinde ürün tasarımından faydalanarak öğrencilere yenilikçi projeler yaptırdık. İstanbul Teknik Üniversitesi ile MSGSÜ işbirliğinde önemli katkılarda bulundu. Hande, kişisel yaşamımda dostumdu. Amerika’daki araştırmalarında, doktora çalışması boyunca benimle görüş alışverişi yaparak beni onurlandırmıştır…15


Disiplinler arası çalışma ortamının benimsendiği bölümümüzde Hande, İTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden aramıza katılan ilk kişi değildi. “Hande ile aynı disiplinden geldiğimiz için, birlikte çalışmak benim için çok kıymetliydi. Aynı dili konuştuğum, fikir alışverişi yapıp danışabileceğim, yaratıcılığı ile benim cesaret edemediğim yenilikler için beni cesaretlendiren sevgili meslektaşım ve dostumun varlığı bana kendimi hep güvende hissettirdi.16

Görsel 6. MSGSÜ, Güzel Sanatlar Fakültesi, Giriş Yetenek Sınavları, Sınav Komisyonu, 2016.


Ekip çalışmasını çok seven biri olarak 2013-2016 yılları arasında üst üste Üniversitemizin giriş yetenek sınavları komisyonunda görev aldı. “Hande, tüm görevleri o kadar kolaymış gibi gösterirdi ki görev, görev gibi gelmezdi. Çünkü Hande'nin zekâsı, pozitif ve neşeli yapısıyla birleştiğinde çalışmak olağanüstü verimli geçerdi. Ama her şeyden önce Hande'nin iyi ve vicdanlı kalbi beni ve eminim herkesi etkilemiştir.17


Görsel 7 Birarada Sergisi, 2020.


İyi ve vicdanlı bir kalbe sahip arkadaşımız Hande, bağış için yapılan sergilere de canı gönülden katılmıştır. Pandemi döneminde burs verebildiğimiz öğrencilere bu sayede de emeği geçmiştir. Üniversitemiz Sürekli Eğitim Merkezi (SEM)’de açmayı planladığı sertifika programı için verdiği dilekçenin son cümlesi; “Öğrencilerin yaratıcı süreçlerine katkı sağlaması hedeflenen, 8 hafta 24 saat olarak planlanan kurstan ücret talep etmediğimi bilgilerinize arz ederim” sanırım onun hakkında daha iyi fikir verecektir.

Görsel 8. (a)Hande, Ayça, Önder, (b) Ayşe K., Hande, Yeşim, Ayşe B. (c) Hande, Ayşe K., Zehra, Ayşe B.

Muharrem Sungur, Sinan, Hasan.


“…aynı odada, aynı koridorda, aynı atölyede, aynı evde, telefonun ucunda, e n akademik ve en akademik olmayan türlü hallerde...Bazen deli gibi çalıştık, bazen en tembel bizdik…18


Üniversitede yıllardan arkadaşları ile de mesleki etkileşimini hep sürdürmüştür.


“Hande, son görüşmemizde “Seninle bir şeyler yapsak ya!” dedi kendine has heyecanıyla. Ben teorik bir tasarımcı olarak “Bildiri ya da makale mi yazalım diyorsun?” dedim. “Hayır, malzemeye dokunarak bir şey üretelim diyorum!” dedi. Hep üretken oldu Hande ve üretkenliği bulaşıcıydı. Üretkenliği ile birlikte heyecanı da bulaşıcıydı. Onun için akademisyenlik tam ona göre bir meslekti, öğrencileriyle çok çok mutluydu. Yaptıklarını ve yapmayı planladıklarını anlatırken gözleri parlardı her zaman. Hep aklında sanatçı kimliğini olgunlaştırma yolunda yeni bir iş, eğitimci kimliğini bir adım ileriye götürmek için yeni bir fikir olurdu…19


Sanatta Yeterlik tez çalışmasının ana fikrini oluşturan “farklı bir bakış açısı” yakalamak eserlerinde de kendini göstermiştir.

Görsel 9. Altın Çağ, 240x130 cm. 1012 adet hazır cam form, altın lüster (6000C), ayna, 2016.


“İlk bakışta yaşananlar göz alıcı görünebilir; ışıltıların içindeki karanlık taraf ancak üzerinden zaman geçince ortaya çıkacaktır. İnsanlık birçok “altın çağ” yaşadı. Kimi uygarlıklar için yok oluş karanlığı “altın” dönemin ardından geldi. Mesafe –ya da zaman– tüm gerçekleri görünür kılacaktır.

Yakından bakış, aydınlık ile karanlığı birbirine harmanlar”.


Kendini eksik gördüğü bir konu olduğunda hemen araştırır ve o konu hakkında bilemeyeceği şey kalmayana kadar okur, çalışır, pratik yapardı. Öte yandan ilgisini çekmeyen bir konu olduğunda asla yanına yanaşmazdı. Kısaca; “Hande’ye kimse istemediği bir şeyi yaptıramadı 20”. Cam alanında tasarım ile başlayan serüvenini sanat çalışmaları ile de destekledi. Seramik ve Cam Bölümü Hocası olarak seramik hakkında da bilgi sahibi olmak için 2018’de bir yaz dönemini çok sevdiği danışman hocası İrfan Aydın’ın atölyesinde geçirdi. Bölüme yeni geldiği dönemde füzyon denemeleri yaparken başladığı cam takılar, ilerleyen zamanlarda Hande’nin cam takı markası takıCAM’ı oluşturmasına vesile oldu. İrfan Aydın’ın atölyesinde edindiği deneyim sayesinde porselen takılar da üretmeye başlamıştı.

Görsel 10. Atölye ortamında Hande, Takı markası ve takı örnekleri.


SERAM (Seramik Ürünler Araştırma ve Uygulama Merkezi)’ın düzenlediği Atölye çalışmalarında, MSGSÜ Vitra Sanat Atölyesi 2019 Etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen “Petr Stacho Atölye Çalışması” kapsamında Atölye Yürütücüsü olarak görev yapmıştır. Aynı yıl, Çağdaş Drama Derneği, Yaratıcı Drama Liderliği Eğitimi, 1. ve 2. Aşamayı tamamlamıştır.


“…Hande Büyükatlı yaratıcı drama, oyun ve psikoloji gibi disiplin ve branşları sanat ve tasarım alanına uyarlayarak multidisipliner bir bakış açısı yakalamıştır…21

Görsel 11. (a) Petr Stacho le Atölye Çalışması esnasında (b) Hande ve Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi İrfan Aydın


Görsel 12. “Petr Stacho Atölye Çalışması” Sergisinde; Önder, Zehra, Ayça, Hande, Burak, Süleyman A. Belen, Ayşe, Aygün, Sinan, Hasan.


Sanatta yeterlik tez çalışmasına katkı sağlayacak oyun etkileşimli atölye çalışmalarını yaparken farklı şehirlerden, farklı hoca ve öğrenci grupları ile bir araya gelme fırsatı buldu.


“Hande Büyükatlı oyunlaştırmayı sanat eğitiminde kullanarak yeni bir teori geliştirmekteydi. Değerli bir araştırmacıydı. Çeşitli çalışmalar hedeflerine uymadığı zaman onları bırakıp doğru yöntemleri arardı…Hande, Doktor unvanı aldıktan sonra da teorisi için yaratıcı drama dersleri almaya devam etti. Öğrenmeye açık, destekleyici, olumlu, mantıklı, bilimsel ve en önemlisi farklı düşünme cesaretini öğretebilen bir sanatçıydı.22


“…Paylaşıma ve yeniliklere son derece açık bir eğitimciydi. Edindiği mesleki bilgilerini farklı disiplinler ile besleyerek geliştiren ve bu bilgileri hem mesai arkadaşlarıyla hem de öğrencileriyle paylaşarak yeni ufuklar açan bir akademisyendi. Derslerinin verimliliğini arttırmak adına, eğlenerek öğrenme ve öğretme meselesine kafa yorardı. Bunun sonucu olarak “oyun” eyleminin “yaratıcılık” ile ilişkisi hakkında yazdığı teziyle ne denli çocuk ruhlu bir eğitimci olduğunu hepimize göstermişti…23

Görsel 13. Sanatta Yeterlik Tezi kapsamında yaptığı Atölye Çalışması Sanat ve Çevre dersi, 2019.


Akademik hayatında temasta olduğu kişiler sadece hocaları, akademisyen arkadaşları ya da öğrencileri değildi. Bölümde onunla çalışan herkesin sevip saydığı bir hoca da olmayı başarmıştır. “Kendine özgü bir ışığı, onu farklı kılan hayat dolu, cıvıl cıvıl kocaman sesi, içi içine sığmayan çocuksu neşesiyle dupduru tertemiz sağlam bir karakteri vardı. Onunla konuşurken onun neşesine bürünmemek elde değildi. İyi niyetliydi, kötüyü de güzel söylemeyi bilirdi…24” “…Bize ve değerli öğrencilerimize çok güzel hatıralar bıraktın. Senin kadar olamasam da… bize emanet ettiğin öğrencilere sahip çıkmak benim görevimdir…25


“Hande sanatta yeterlik çalışmasını bitirdikten sonra enerjisini ve birikimini çok daha iyi kullanabileceği bir aşamaya gelmişti; çünkü her zaman kendini adayabildiği konularda etrafındakilere çok şey katan bir insan olmuştur. Bu nedenle (biraz da arkadaşlığımıza güvenerek) kendisinden yüksek lisans için bir ders talep ettim. Öncelikle işine özenen insanların heyecan ve çekincesini yaşadı, ancak sonradan tahmin ettiğim gibi yaratıcılık konulu dersini çok yüksek bir enerji ve verimlilikle yürüttü. Bu derse kendi bölümünden de öğrenci almak istediğini söylediğinde yaptığı işin onu gerçekten tatmin ettiğini anladım ve çok mutlu oldum…26


Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde verdiği yüksek lisans; “Ürün Tasarımına Yaratıcılık Odaklı Yaklaşım” ve Bölümümüzde verdiği Lisans; “Kalıp İçi Cam Şekillendirme”, “Cam Füzyon Teknikleri”, “Cam Ambalaj Tasarımı”, “Özel Üretim Cam Ürün Tasarımı” derslerini alan öğrenciler derslerden çok Hande’nin dersi sevdirme becerisine hayranlıklarını dile getirmişlerdir:


“Onunla ilk dersimizden çıktığımda bir akademisyenin nasıl olup da bu kadar öğretme meraklısı olabildiğini düşünüp şaşırdığımı hatırlıyorum. Her soruyu büyük bir şevkle cevaplar, her konuyu açıkça tartışırdı, beraberce öğrenmeyi teklif ederdi daima… Yarım kalan konularımız vardı. Ben her akademisyenin mutlaka literatüre katkıda bulunmak zorunda olduğunu anlatırken o bunun tam tersini savunuyordu, bitmemişti daha bu konu…27

Görsel 14. Öğrencileriyle; Elif, Hande, Seranay, Özne.


“…Bu geçtiğimiz dönemde onun dersini alacaktım fakat online devam etmek isteyince bıraktım. Yine de ilk dersine katıldım ve orada söylediği birkaç cümle bile ufkumu açmış, ne istediğimi kavramamı sağlamıştı. O derste onun bizim için bir cevher olduğunu fark ettim. O zamana kadar sadece idari konularda iletişimimiz olduğu için pek tanıma fırsatım olmamıştı. Yine o derste üniversite döneminde zamanın kıymetini bilmediği için mezun olduktan sonra arayı kapamak için çok çalıştığını ve şimdi de işini çok sevdiğini söylemişti. Benzer duyguları yaşadığım için Hande hocanın yeri farklılaştı bende. Kendime yakın hissettim…28


“Okulda Hande hocamızdan önce kahkahaları gelirdi sonra da kendisi… Her daim neşe saçan gülüşleri bizi kendimize getirir, aklımız her neredeyse ‘şu an’ a gelirdik. Onun dersleri asla sıkıcı olmazdı, hatta hiç bitmesin isterdik. Güle oynaya ders yapardık hep birlikte...29


“Beni en gülümseten anımız, her dersimizin başında güne 10 üzerinden bir puan vermemizdi. Önce hepimizin keyfinin yerinde olduğundan emin olur daha sonra o hafta içinde yeni neler yaptık, yeni neler izledik diye bizimle sohbet ederdi. Her dersimiz böyle, bir dostumuzla yeni bilgiler keşfediyormuşuz havasında geçerdi. O da bizimle hayatını paylaşırdı...30


“Hande Hoca benim için neşenin, enerjinin vücut bulmuş hali. Bu öyle bir neşe ki etrafına yayılıyor, tüm canlıları sarıp sarmalıyor, ışık saçıyor... Böyle güzel yaşamış, öğrencilerine, kedilere, bitkilere umut olmuş bir ruha hüzünle değil sevgiyle veda ediyorum.31


“…Önce cam hocam, sonra canım arkadaşım, dostum oldun… Her atölyeye geldiğinde “Hadi ben kalkar, yarın çok iş var” derdin… Kimbilir!.. belki de seni bekleyen daha başka görevlerin vardı…32

Görsel 15. Hande, öğrencileriyle…


“Hande hoca ile her hafta dersine heyecanla gittiğime eminim, beraber 1 dönem geçirebildiğim için çok şanslı hissediyorum, her ders başında oyun oynuyorduk bize iki oyun sunuyor biz birini seçiyorduk, son dersimizde sahilden topladığı taş poşetini getirip bize içerisinden taş seçtirip gözlerimiz kapalı o taşı hissetmemizi söylemişti ve sonra taşları diğer arkadaşlarımızla değiştirip kendimize ait taşı gözlerimiz kapalı elimizle hissetmeye çalışarak bulmaya çalışmıştık, diğer bir gün sınıfta olan her gün gördüğümüz objeleri saklayıp 2 kişi olarak dışarı çıkıp geri döndüğümüzde acaba yokluklarını fark edebilecek miyiz diye oyun oynardık, bazen bir sözcük seçip o kelimenin ifade ettiklerini hızlıca düşünmeden söylememizi isterdi, tabii ortaya çok absürt şeyler çıkabilirdi onun istediği de buydu, özgür olmamız… akışta kalmamız ve derse o şekilde devam edebilmemiz, biliyordu ki böyle yaptığımızda o dersin enerjisi bambaşka bir şekilde değişiyordu bazen gülüyor, bazen utanıyor bazen kendimizi anlamamızı sağlıyordu. Hande hoca buna çok dikkat ederdi, her ders bitiminde beni eleştirin, dersin eksikleri memnun olduğunuz ve olmadığınız neydi diye sorardı, hepimizin enerjisini hissettiğine eminim… Şimdi bıraktığı o taş hala bizde, oluşturduğu Son2!33 Adlı dersi Teams’te hala bekliyor. Yazı panosunda önerdiği kitaplar hala oradalar! Hande hocam sizi çok seviyoruz her zaman enerjiniz bizimle.34


“Sanat ve Tasarım Eğitiminde Çevrimiçi Paylaşım Alanı Olarak ‘Yazı Panosu’ başlıklı henüz yayınlanmamış makalesinde Kovid-19’un eğitimde yarattığı paylaşım boşluğunu doldurma önerisi sunmuştur.

Görsel 16. (a)Çevrimiçi yapılan bir Bölüm Toplantısı. (b)Yazı Panosu, paylaşım alanı.


Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde pandemi süreci ile birlikte hayatımıza girmiş çevrimiçi bir uygulama olan Microsoft Teams üzerinde kurulan ‘Yazı Panosu’ başlıklı, öğrenci katılımlı bir ekip üzerinden yapılan paylaşımların değerlendirildiği ve çevrimiçi eğitim modelinde kaynak kullanımının tartışıldığı çalışma pek çok eğitimciye de ışık tutacak niteliktedir.


Üniversitemizdeki veda töreninin ardından çok sevdiği okulunun bahçesine bize hep onu hatırlatacak bir ladin fidesi dikilmiştir. Ayrıca; Üniversitemizin kuruluşunun 140. Yıldönümünde ders verdiği atölyenin kapısına adı asılmış, “BİR ARADA 9” sergisi de bu yıl Hande’ye adanmıştır.

Görsel 17. Arş. Gör.Dr. Hande Büyükatlı’ya ithafen yapılan “Bir Arada 9” sergisinin davetiyesi.


“Son dönem sanat çalışmaları ise oldukça manidar. Özellikle “Hiç” isimli serisinde hayatı ve varoluşu sorgulayan bakış açısı ile ürettiği eserler hiçbir zaman daha anlamlı olmamıştır. Hande’nin yenilikçi eğitimciliği, üniversitemizin her köşesindeki anıları ve güzel gülüşü bizlere miras kaldı. Onu ne kadar özlesek de yüzündeki gülücükler ile hatırlayacağız. Tıpkı adının anlamı gibi 35”.

Görsel 18. “Hiç”, Tophane-i Amire, Sarnıç Galerileri, Mart-2022.


“BİR SIRRIM VAR. “HİÇ” Söyleyemediğim tüm sözler, söylenemeyen her sözcük “çoktur”

Söze dökülemeyen her duygu hiçlikte çoğalıyor. Hiç aslında içinde çok şey barındırıyor. Hiçbir şey yok (çok şey var) Hiç bir şey yok gibi davranmak, çok’u saklamak için”.

 

1 Öğr. Gör. Aynur Karakaş, İTÜ, Güzel Sanatlar Bölümü.

2 Prof. Süleyman A. Belen, MSGSÜ, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik ve Cam Bölüm Başkanı.

3 Doç. Hasan Başkırkan, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü.

4 Dünya Endüstriyel Tasarım Günü – Sohbet ve Dayanışma Buluşması Tasarımın Toplumsal Rolü, 29 Haziran 2013, Cumartesi, saat: 16:00, ETMK İstanbul Şubesi - ETTA Ofisi

5 Sedef Can, İTÜ’den Hande’nin dönem arkadaşı.

6 Gülfidan Özmen, 2011, FWP, NY City.

7 Doç. Ayşe Balyemez, MSGSÜ. Seramik ve Cam Bölümü, 2011, FWP, NY City.

8 Arş. Gör. Agah Barış Can Aksakal, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü

9 Büyükatlı, H., Budakoğlu P., (2014). Meyhanelerden Çevrimiçi Sofralara Rakı Kadehleri, Türkiye Tasarım Tarihi Topluluğu - Tasarım, Teknoloji ve Deneyim Sempozyumu ve Bildiriler Kitabı, Mayıs 12-13, 2011, İzmir, Türkiye.

ISBN: 978-975-6336-38-1

10 Türkiye Tasarım Tarihi Topluluğu - Nesneyi Okumak Sempozyumu ve Bildiriler Kitabı, Mayıs 13-14, 2010, İzmir, Türkiye. ISBN: 978-975-633-9

11 Hande Büyükatlı, Ajandasından notlar.

12 Arş. Gör. Damla Yücebaş, MSGSÜ., Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü.

13 Doç. Dalila Özbay, Namık Kemal Üniversitesi, Resim Bölümü Başkanı.

14 Öğr. Gör.Tolun Vural, MSGSÜ., Seramik ve Cam Bölümü.

15 Prof.Dr. Çiğdem Kaya, İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı

16 Dr. Öğr. Üyesi, Zehra Sözbir Köylü, MSGSÜ. Seramik ve Cam Bölümü

17 Prof. Neslihan Pala, (MSGSÜ, Giriş Yetenek Sınavları Komisyon Başkanı), Heykel Bölümü.

18 Doç. Yeşim Zümrüt, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik ve Cam Bölüm

Başkanı.

19 Arş. Gör. Emine Vagtborg, Marmara Üniversitesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü.

20 Doç. Ayşe Kurşuncu, MSGSÜ. Seramik ve Cam Bölümü

21 Arş. Gör. Gizem Yükseler, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü

22 Prof.Dr. Çiğdem Kaya, İstanbul Teknik Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı

23 Arş. Gör. Sinan Avinal, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü

24 Hatice Kara, Bölüm Sekreteri

25 Muharrem Sungur, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Bölüm Teknikeri

26 Dr. Öğr. Üyesi, Ilgım Eroğlu, MSGSÜ, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü

27 Didem Tek, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Öğrenci

28 Sumru Yüksel, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Öğrenci

29 İrem Akıncı, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Öğrenci

30 Kübra Sargan, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Öğrenci

31 Zeynep Akgül, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Öğrenci

32 Nevin Yici, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü, Mezun

33 Hande, resmi ders görüşmeleri öncesi oluşturduğu toplantılara, “Yılbaşı”,”Son 2!”gibi isimler veriyormuş.

34 Merve Funda Yerge, MSGSÜ, Öğrenci

35 Arş. Gör. Sinan Avinal, MSGSÜ, Seramik ve Cam Bölümü


bottom of page