top of page

"İŞ YAŞAMINDA İTİBARIN FORMÜLÜ; TEVAZU SAHİBİ VE GÜVENİLİR OLMAK"


İlter Yurtbay, Yurtbay Seramik İcra Kurulu Başkanı ve Seramik Kaplama Malzemeleri Üreticileri Derneği (SERKAP)’nin “en genç başkanı”. İş yaşamında büyüklük değil itibara değer veren bir öğretiyi içselleştiren Yurtbay, “İtibarlı olmanın yolu da cemiyette sözüne güvenilen, borcuna sadık ve tevazu sahibi bir iş insanı olmaktan geçer” diyor.


FATMA BATUKAN BELGE


Yurtbay Seramik’te İcra Kurulu Başkanı’sınız. Bu koltuğa oturmadan önce nasıl bir yoldan geçtiniz, hangi alanlarda eğitim aldınız? Sizi biraz daha tanıyalım…


2011 yılından beri aile şirketimizde farklı pozisyonlarında değişik görevler üstlendim. Yaklaşık dört seneden beri de İcra Kurulu Başkanlığı görevini yürütmekteyim. Lisans eğitimimi University of Berkeley’de tamamladım. Evli ve iki çocuk sahibiyim.

Kurucunuz Zeki Yurtbay çok ilginç ve başarılı bir iş insanı. Henüz 14 yaşındayken tuğla üretim girişiminin başına geçmiş. İş konusunda ondan neler öğrendiniz?


Aile şirketlerinde kurum kültürünü genellikle şirket kurucularının o günkü iş yapış şekli ve iş ahlakı hususundaki değer manzumeleri belirlemektedir ve bu, o kurumun gelecek nesillerine ışık tutmaktadır. Kurucumuz Zeki Yurtbay’dan şüphesiz çok şey öğrendik ve her geçen gün de öğrenmeye devam ediyoruz. Bizlere yaptığımız işte en iyi olmak ve aslolanın büyüklük değil itibar olduğu aşılanmıştır. İtibarlı olmanın yolu ise cemiyette sözüne güvenilen, borcuna sadık ve tevazu sahibi bir iş insanı olmaktan geçer. Bizler de bunun bilinciyle hareket etmekteyiz.


Büyük aile şirketlerinin çocuklarla değil, dışarıdan gelen profesyonel tepe yöneticileriyle daha iyi yönetildiği söylenir. Sanırım Yurtbay ailesi olarak buna katılmıyorsunuz…


Öncelikle, şunu belirtmek istiyorum. Yurtbay camiası altında emek veren her birey bir aile ferdi olarak kabul edilir. Zeki Yurtbay ailesinin de kurumumuza bakış açısı, bir aile şirketinden ziyade, her daim topluluğu kucaklamayı amaç edinen bir milli servet edasındadır. Belki de bu sebeple yol arkadaşlarımızın kurum içi aidiyeti gıpta edilecek mertebelerdedir. Bununla beraber, bizler de her özel şirket yöneticisi gibi bir gün bayrağı yeni nesillere emanet edeceğiz. Bu bir bayrak yarışıdır. Burada önemli olan başkaca bir husus da aile bireylerinin söz konusu üst düzey pozisyonlar için ne kadar hazır olduğu olgusudur. Büyük ölçütlerdeki düzenler boşluk kabul etmez. Aslolan devamlılıktır.


Seramik üretimi aile işiniz, içine doğduğunuz bir iş ama dışarıdan bir gözle baksanız, en cazip yönleri neler sizce?

Son zamanlarda Türkiye’de üreten sanayici olmanın cazip taraflarından çok elverişsiz tarafları dile getirilse de pek tabii avantajları da vardır. Analitik düşünme yapısı ve inovasyonla olan yakın ilişki kişi ya da kurumları daima güncel ve yeniliğe açık hale getirir. Bu da kişi problem çözme yetisini artırmakla beraber, yapılan işte başarılı olma oranını artırır.


Yılda 25 milyon metrekare üretim yapan ve 56 ülkeye ihraç eden bir firma olarak pandemi üretiminizi ve satışı nasıl etkiledi? Bu konuda önlemler aldınız mı?


Pandemi şüphesiz tüm dünyayı etkisi altına alan bir süreç ve görünen o ki, bir süre daha bununla mücadele etmeye devam edilecektir. Bizler de tüm iş dünyası gibi özellikle personel sayımızın en yoğun olduğu üretim tarafında aldığımız önlemleri titizlikle uyguluyoruz. Örneğin, pandeminin ilk zamanlarında uygulamaya aldığımız önlem protokollerimizi bugüne kadar hiç gevşetmedik ve son vaka iyileşene kadar da gevşetmeyeceğiz. Buna ek olarak, yine tüm üreticiler gibi bizler de pandemi sebebiyle üretim ve satış hedeflerimizi revize etmek zorunda kaldık. Ne var ki, hem iç piyasa hem de ihracat satışlarımızda Covid-19 etkisi kısa sürdü ve durgunluk yılın üçüncü çeyreğine sıçramadan arz talep dengesi tekrar balansa geldi. Yılın üçüncü çeyreğinde oluşan bu olumlu seyrin son çeyrekte de bu rakamları koruması halinde, seramik karo sektörünün 2020 yılını tüm olumsuzluklara rağmen, geçmiş yıla nazaran % 5- % 8 arasında büyüme ile kapatacağını düşünüyoruz.


Öte yandan, bizler pandemiye tüm ülke ve ülkelere bağlı kurumları aynı seviyeye getiren yeni bir başlangıç gözüyle de bakıyoruz. Örneğin, sektörümüz yeni ürün görsel ve yardımcı malzemelerinin çoğunu yıllardır Pandemi’nin Avrupa’daki ilk buluşma merkezleri İtalya ve İspanya’dan tedarik etmektedir. Bunun hazırlığı için de bu ülkelere fuar dönemlerinden önce düzenli seyahatler düzenlenip gerekli hazırlıklar tamamlanır. Bu sene uçuş yasakları sebebiyle firmalar her yıl düzenledikleri seyahatleri gerçekleştiremedikleri için bir tedarik açığı oluştu ve bunun sonucunda firmalar uzun yıllardan beri ilk defa yeni sezon ürünlerini dışardan tasarım desteği almaksızın kendi ilgili departmanlarıyla çözmek gibi bir durumla karşı karşıya kaldılar. 2021 yılı firmaların Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetlerinin öne çıkacağı bir yıl olacak. Bu da bir nevi rekabet ve meydan okumadır. Bizler bu hususu önceden öngörerek gerekli tüm önlemleri aldık ve almaya da devam ediyoruz.

 

TEMASSIZ TEMAS MÜMKÜN MÜ?


Yurtbay Seramik’in sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri arasında yer alan 8. Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri, bu yıl “Temassız Temas” başlığı altında gerçekleştiriliyor.


Yarışma, Türkiye ve KKTC’deki üniversitelerin tasarım bölümlerine bağlı mimarlık, güzel sanatlar, görsel sanatlar ve görsel iletişim tasarımı, sanat ve tasarım ile mühendislik fakültelerine bağlı mimarlık ve tasarım disiplinlerinin ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine açık. Birinci 12.000 TL, ikinci 8.000 TL, üçüncü ise 6.000 TL ile ödüllendirilecek.


Yarışmanın birincisinin tasarımı üretilerek, UNICERA 2021 Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nda Yurtbay Seramik standında sergilenecek. Yarışmaya başvurular 23 Kasım 2020’ye kadar devam edecek; sonuçlar ise 15 Aralık’ta açıklanacak. Tüm detaylara www.dogadansanatasentasarla.com internet sitesi üzerinden ulaşılabiliyor.

 

Yıllardır hep sektör-eğitim kurumları işbirliğini vurgularız. Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri’nin 7.sini geride bıraktık. Yarışma bu işbirliğine nasıl bir katkı sağlıyor, şirket olarak sizin için ne kadar önem taşıyor?


Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri’ne sadece bir tasarım yarışması olmaktan öte, aynı zamanda sektörel bir entelektüel sermaye ve sosyal sorumluluk projesi gözüyle bakmaktayız. Her biri ülkemizin, konusunda en yetenekli akademisyen, mimar ve iç mimarlarından oluşan jürinin yanı sıra, söz konusu organizasyon her sene ilk kez düzenler gibi ilk günkü heyecan ve titizlikle hareket eden pazarlama departmanımız, Zeki Yurtbay Tasarım Ödülleri’nin her sene üstüne koyarak ilerlemesindeki en büyük etkenler…


Bunun yanı sıra, katılımcıdan gelen aday projeler hayal gücünün sınırlarını zorlar nitelikte olmaları sebebiyle, kazananı belirlemek gerçekten meşakkatli bir hâl alıyor ve önümüzdeki yıl da yine her sene olduğu gibi, kazanan projeler üretim bantlarımızda yerini almaya devam edecekler.


Geçtiğimiz yıl SERKAP Yönetim Kurulu Başkanı seçildiniz. “SERKAP’ın en genç başkanı” oldunuz. Bunca tecrübeli ismin size olan güvenini nasıl elde ettiniz?


Aslında bu soruyu şahsımdan ziyade değerli Yönetim Kurulu üyelerimizin cevaplaması daha uygun olurdu. Sivil toplum kuruluşları gibi zümrelerde her katılımcının sözünü dikkate almak, farklı görüşlerin ortaya çıktığı durumlarda birleştirici ve adaletli olmak, beşeri ilişkilerde etkinlik, şeffaflık ve samimiyet ilkelerinin başlıca benimsediğim ilkeler olduğunu söyleyebilirim.


SERKAP’ın etkinliklerinden bahsedecek olursak, seramik kaplama malzemeleri, genel seramik üretimimiz içinde ne kadar yer tutuyor?


Verilere baktığımızda gittikçe artan bir Pazar payı olduğunu vurgulamak istiyorum. Gelinen noktada % 65 oranında bir üretim mevcut.


Seramik kaplama malzemeleri üreticilerinin bir çatı altında birlik olmasının avantajları neler?


Firmaların sektörel sorunlarının genelde çoğu ortaktır ve söz konusu sorunların çözümü maalesef bazı durumlarda sadece firmaların elinde olmamaktadır. Problem çözmek için masada ne kadar fazla oyuncunuz varsa birlikten kuvvet doğma olasılığı da o kadar yüksek olmaktadır. Bu minvalde, ‘‘birlikten güç doğar” ilkesiyle yola çıkan sektör önder ve duayenlerinin bir araya gelerek kurdukları Türkiye Seramik Federasyonu’nun en köklü derneği olan SERKAP, sektörümüzün bugünü ve yarınları için kalıcı çözüm üretmeye devam etmektedir.


Pandemi döneminde üyelerinizin motivasyonu için çalışmalar yaptınız mı?


Pandemi döneminde üyelerimizin motivasyon ve farkındalıklarını zinde tutmak amacıyla, web ortamında düzenli olarak toplantılar yapmaya gayret ettik. Birbirimizin aldığı önlemleri tartıştık ve bunlardan fayda çıkartmaya gayret ettik.


Son seramik sektör buluşmasında “çok büyük borç altında yüksek ciroları yönetmeye çalışıyoruz” demiştiniz. Seramik sektörünün en büyük sorunları nelerdir?


Seramik sektörünün en büyük sorunları başlıca uzun tahsilat vadeleri, enerji ve diğer maliyetlerdeki artışlarla beraber son yıllarda iyiden iyiye artış gösteren üretim ve işletme giderleri olarak sıralanabilir.


Buna ek olarak, nihai ürüne gelen piyasa zamlarının son yıllarda mütemadiyen artan enflasyon oranlarının altında kalıyor olması, üretici firmaları kâr marjlarını korumak adına rekabetin nispeten daha az olduğu ebat ve teknolojilere yönlendirmekte ve bu da üreticiyi, borç stok bütçelerini zorlamak kaydıyla, piyasada var olmayı sadece kapasite bakımından büyüme suretiyle mümkün kılabildiği bir iş yapış şekline zorlamaktadır. Yine, yaratılan kaynakların yalnızca üretim kapasite artışı faaliyetlerine yönelik harcanması, firmaların uzun vadede rakiplerinden ayrışmasını sağlayacak belki de bir kaç etkenden birisi olan maliyet azaltmaya yönelik ar-ge ve verimlilik çalışmalarına yönelik harcanmasına imkân bırakmamaktadır.


Ülkemizde son yıllarda artan enerji maliyetleri sonrasında gelinen noktada nihai ürün maliyetleri, daralan kâr marjları ve uzun vadeli tahsilatlardan doğan nakit akışı daralmasıyla beraber, yine nihai ürüne gelen piyasa zamlarının mütemadiyen enflasyon rakamlarının altında kalıyor olması, üreticinin elini zayıflattı. Bu da üreticinin, mevcut kredi borç stoğu erimeden, rekabetin nispeten daha az olduğu alanlara yönlenmesine yol açmakta ve tüm bunların sonucunda üretici kendisini sürekli tekrar eden bir borç yükünün altında bulmaktadır.


Bu faktörlerin görünmeyen iki etkisinden biri doğan atıl kapasite, bir diğeri de sektörel gelişmeleri takip etmek suretiyle rekabetin dışında kalmak istemeyen firmaların zamanında yapmaları gereken hamleleri geciktirmesidir.

Tüm bunların yanı sıra genellikle sektöre giriş-çıkışları saman alevi gibi olan, asıl iştigal konusu üretim olmayan girişimcilerin yarattığı panik hamleleri de sektörde kalıcı zararlara yol açmaktadır.


bottom of page