MACAR SERAMİĞİNDE TÜRK ETKİLERİ
- Seramik Türkiye
- 20 saat önce
- 3 dakikada okunur
Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açılan “Ateşin Sanatı- Macar Cam ve Seramik Sanatında Türk Etkileri” başlıklı sergi hem çağdaş Macar seramik ve cam sanatının bir panoramasını çizdi hem de geleneksel seramiklerindeki Türk-Osmanlı etkisini ortaya koydu.
FATMA BATUKAN BELGE
Macaristan ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 100. yıldönümü dolayısıyla 2024, Macaristan-Türk Kültür Yılı olarak ilan edilmişti ve geçtiğimiz yıl boyunca 18 kentte 170'ten fazla etkinlik ile Macar kültürü yeni bir görünürlük kazandı. Bu etkinliklerden biri de Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde açılan “Ateşin Sanatı- Macar Cam ve Seramik Sanatında Türk Etkileri” başlıklı sergi oldu. 15 Kasım- 18 Aralık 2024 tarihleri arasında izlenen sergi, Bohus-Lugossy Çağdaş Cam Sanatları Vakfı ve Çağdaş Seramik Sanatları Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlendi. Macaristan Kültür ve İnovasyon Bakanlığı, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanlığı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Macaristan Sanat Akademisi, Synergy İnşaat, Gül Baba Mirasını Koruma Vakfı, Liszt Enstitüsü- Macar Kültür Merkezi İstanbul, Veszprem Belediyesi ve Pannonia Üniversitesi de katkı verdi.
İstanbul için özel olarak hazırlanan serginin başlığı olan “Ateşin Sanatı” yaklaşık yirmi yıl önce ABD’deki Getty Müzesi’nde gerçekleştirilen bir sergiden ödünç alınmış. Avrupa ve İslam sanatı arasındaki etkileşimleri odağına alan o sergiye atıfta bulunan İstanbul sergisi ise Macar seramik ve cam sanatı ile Türk-Osmanlı-İslam seramik ve cam sanatı arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyordu. Sergideki seramik yapıtlar daha önce bu bağlamda hiç bir araya getirilmemişti. Seçki, Macar seramiğinin geçtiğimiz birkaç yıl boyunca geçirdiği değişimi, gelişimi ve çağdaş seramik sanatının yüksek kalitesini gösterdi.
İznik çinilerinin etkisi
Cam sanatı küratörü Dr. Andras Szilagyi (Bohus-Lugossy Çağdaş Cam Sanatı Vakfı) ve seramik sanat küratörü Prof. György Fusz (Çağdaş Seramik Sanatı Vakfı) Türk sanatının Macar uygulamalı sanatları üzerindeki etkisinin Avrupa’daki benzerlerinden daha büyük ve köklü olduğunu söylüyorlar: “Türk sanatının etkisi hem teknik hem de temsil yöntemleri aracılığıyla Macar halk sanatına çok hızlı ve çok kalıcı bir şekilde yön vermiştir. 17. yüzyılda bir Osmanlı vasalı olan Erdel Prensliği sarayına gelen Anadolu tekstilleri ve İznik seramiklerinin desenleri bölgede özümsenmiş ve halk bu tarzı kendi sanatsal ifadelerinin bir parçası haline getirmiştir.” Erdel’deki Sarospatak Kalesi’nin ve Prens Gábor Bethlen’in Gyulafehérvar’daki sarayının bazı bölümleri İznik çinileriyle bezenmiştir. Çinilerle beraber çini döşemesini bilen ustaların da Anadolu’dan getirtildiğini biliyoruz.
Zsolnay
19. yüzyılda ise Avrupa’da ortaya çıkan atölye sanatçıları (studio potters) sayesinde İznik çinileri yeniden yorumlanmış, özellikle de tarihselcilik rüzgarları etkisinde İslam, Çin, Japon gibi büyük kültürlerin seramik geleneklerinden beslenen bu sanatçılar için İznik çinileri önemli bir esin kaynağı olmuştur. Macaristan Pécs’te kendi adını taşıyan porselen fabrikasını kuran Vilmos Zsolnay da 1870’lerde geç 16. yüzyıl İznik çinilerindeki çiçek desenleri ile zeytin yeşili ve patlıcan morunu kullanarak İznik taklitleri üretmiştir. Uzun süre Osmanlı hakimiyeti altında kalan Macaristan’da metal işleri ve nakışlarda iki kültüre ait motiflerin iç içe geçmesi dolayısıyla Zsolnay’ın çalışmalarının tarihselciliğin ötesinde, diğer Avrupalı seramikçilerden farklı olarak halk geleneklerine dayandığı söylenebilir. Ateşin Sanatı sergisinde yer alan Osmanlı palankası Ete’nin hemen etrafındaki Sarkoz bölgesine ait halk çömlekleri de 19. yüzyıldaki tipik form ve desen zenginliğini yansıtıyordu.

Bugün hala üretimini sürdüren ve uluslararası üne sahip birkaç büyük seramik fabrikasının kuruluşu 19. yüzyılın ikinci yarısında Macar ekonomisindeki büyük gelişmeye dayalıdır. Zsolnay gibi Herend Porselen Fabrikası da o dönemde kurulmuştur. Her iki fabrika da çağdaş Macar seramiğinin gelişiminde ve birçok sanatçının kariyerinde önemli rol oynamıştır. Bu iki fabrikanın imzasını taşıyan örnekler de sergide yer aldı.
Geçmişten geleceğe yaratıcı üretim
Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndeki serginin büyük bölümünü ise günümüz çağdaş Macar seramik ve cam sanatının örnekleri oluşturuyordu. Seramik yapıtların çoğu Çağdaş Seramik Sanatı Vakfı ve Uluslararası Seramik Stüdyosu koleksiyonlarından alınmıştı. Son yirmi yılın en seçkin Macar sanatçılarının simgeleşmiş yapıtlarının yanı sıra bir iki yıl öncesine ait çok yeni çalışmalar da sergilendi. Macar seramik sanatının en belirgin özellikleri sanatçıların malzeme ile kurdukları ilişki, yaratıcı üretim süreci ve tarihinden miras kalmış bir mücadele duygusudur ki, Ateşin Sanatı sergisi bu özelliklerin tümünü görmeyi mümkün kıldı.
Cam yapıtlar bölümünde sergilenenler ise Macar halk sanatı ile endüstriyel tarihinin kesiştiği noktada yer alan kimi ürünler, 19. ve 20. yüzyılın önemli sanatçılarının yapıtları ile çağdaş cam sanatı örneklerinden oluşuyordu. Cam üretiminin 13. yüzyıla dayandığı Paradsasvar’dan, üstün nitelikli camların üretildiği Erdel’den, özgün uygulamaların patentine sahip Karcag’dan, Alman cam işçiliği geleneğinin yaşatıldığı Veszprim’den nadir tarihi örnekler sergilendi.
1930’lara dayanan özgün Macar cam sanatı ise ilk bağımsız cam sanatçısı Julia Bathory’nin çalışmalarıyla başlatılıyor. Bathory 1952’de ABD’deki stüdyo cam hareketinden on yıl önce Avrupa’daki ilk cam sanatı bölümünü kurmuştu. Bathory’nin Erzsébet Hamza gibi bazı önemli öğrencilerinin yapıtları da ‘Ateşin Sanatı’nda gösterildi. 2000’lerin başından itibaren uluslararası tanınırlığa sahip olan çok sayıda sanatçı ise Macar cam sanatını temsil ediyor.
Bu sergi için Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nin tuğla ve taş duvarlı, kemerli rustik mekanına uygun yapıtları seçen küratörlerin başarısı özellikle vurgulanmalı. “Tarihin fırtınalarının birbirinden uzaklaştırdığı iki kültürün seramik ve cam sanatları arasındaki ilişkiye 21. yüzyıl için yeni bir içerik kazandırmak ve tarihsel geçmişin yanı sıra çağdaş seramik ve cam sanatımızın gelecekteki başarılarını da göstermek istiyoruz” demişlerdi, “Böylece türler arasındaki diyalog bir kez daha geçmişte olduğu gibi aktif olabilir, ‘ateşin sanatı’ birbirlerinin başarılarından karşılıklı olarak büyüyebilir.”
Comments