top of page

"SERAMİK İHRACATTA, KATMA DEĞERİ EN YÜKSEK SEKTÖR"

Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Yatırım Direktörü Mehmet Mercan Türkiye Seramik Federasyonu Genel Sekreterliği görevini üstlendi. Mehmet Mercan ile yaptığımız söyleşide seramik endüstrisi ve Federasyon hakkında konuştuk. Mercan, seramiğin ihracatta katma değeri en yüksek sektör olduğunu vurguladı.


Röportaj: Fatma Batukan Belge


Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Yatırım Direktörü Mehmet Mercan, Türkiye Seramik Federasyonu Genel Sekreterliği görevini üstlendi. Mehmet Mercan ile yaptığımız söyleşide hem seramik sektörü hem de Federasyon hakkında konuştuk.

SERFED Genel Sekreteri Mehmet Mercan, Yayın Yönetmenimiz Fatma Batukan Belge'nin sorularını yanıtladı.

- Güzel bir tesadüf, bir önceki Genel Sekreterimiz de ODTÜ’lüydü, siz de ODTÜ’lüsünüz. ODTÜ ülkemizin gurur kaynağı kurumlardan. ODTÜ’lü olmak iş yaşamınızda perspektifinizi nasıl etkiledi?

Evet ODTÜ’lü olmak bir ayrıcalık. ODTÜ’de Mühendislik okuduğum yıllarda sanki çok şey öğrenmemişim gibi geliyordu. Ama, iş hayatına başladığımda ne kadar çok şey öğrendiğimi gördüm. Mühendisliğin temelini, araştırmayı, analitik düşünmeyi ve sorgulamayı öğretiyor. Her şeyi zaten üniversitede öğrenmeniz mümkün değil. Ama mühendislik bilimini ve bakış açısını çok iyi veriyor; analitik olmayı, sorgulamayı, araştırarak sonuca gitmeyi… Bunu hakikaten iş yaşamımda çok net gördüm. ODTÜ’nün gördüğüm özelliklerinden biri daha çok üretime yatkın mühendisler yetiştirmesidir. Diğer üniversitelerle kıyaslarsak- mesela Boğaziçi’yle- ODTÜ’den yönetime yatkın insan profili daha az çıkıyor. Ama bizzat üretimin içinde bulunma, üreterek katkı sağlama konusunda ODTÜ çok şey veriyor.


- Üretim, Türkiye gibi bir ülke için çok önemli.

80’li yıllarda üretimde çalışacak mühendis bulamazdınız. Hele ODTÜ’lüyseniz gittiğiniz her yerde direkt işe başlayabiliyordunuz. Bu yıllarda durum biraz değişti. İş arayan çok fazla mühendis var. Ancak; ODTÜ gibi üniversitelerden mezun olanlar da artık üretimi tercih etmemeye başladı. Yani mühendis sayısında artış oldu, üretimi tercih edenlerin sayısında azalma var.

SERFED Genel Sekreteri Mehmet Mercan

- TSF’nin altında, Avrupa seramik sanayini temsil eden federasyonlara üye dernekler var. Bunun avantajlarını yeterince kullanabiliyor muyuz?

Bu konuda çok net bir şey söyleyemem. Çünkü daha çok yeniyim. Ama şu ana kadar görebildiğim; buralarda olmamızın kesin çok faydası var. Özellikle enerji, karbon emisyonları, ticaretteki bariyerler gibi konularda çok araştırma projeleri yapılıyor ve bunların içinde olmak bizim için çok önemli. Zaten Avrupa’nın en büyük üreticilerinden biriysek de, bu örgütlerde olmamız lazım. Ama efektif olduğumuzu düşünmüyorum. AB üyesi olmamamızın da bunda etkisi olabilir. Önümüzdeki dönemlerde bu örgütlerde daha etkin olmalıyız. Çünkü karoda Avrupa’nın üçüncü büyük üreticisiyiz. Seramik sağlık gereçlerinde de birinciyiz. Bu tür derneklerde de bu ağırlığımızı hissettirmemiz lazım.


- Avrupa seramik üretimini azaltıyor mu? Onun yerine bu kadar emek yoğun olmayan sektörlere mi kaydırıyor üretimini?

Bu gözlemin doğru olduğunu düşünmüyorum. Baktığınızda karo üretiminde Avrupa’nın en büyüğü İtalya ve İspanya. Bırakmadılar, hala devam ediyorlar. Polonya’da ciddi üretim başladı. Almanya’nın hala karo üretimi var. Vitrifiye malzemeye geldiğinizde buralarda bir azalma var ama Polonya, Portekiz gibi ülkelerde üretim artarken, İtalya, Almanya gibi ülkeler de hala üretimlerini sürdürüyorlar. İngiltere’de biraz azaldı. Ukrayna’da, Rusya’da artışlar var. Avrupa kendi içinde bu üretimi bırakmıyor, belli noktalara kaydırıyor. Avrupa’nın biraz azaltmasındaki temel etkenlerin başında da bu sektörün işçilik ve enerjiye bağlı olması geliyor. Toplam AB üretimlerine baktığınızda öyle belirgin bir düşme yok. Özellikle 90’lardan sonra bizim çok fazla yatırımımız oldu. Bu yatırımlarla Avrupa’nın önüne geçtik.


- Seramiğe alternatif bir malzeme var mı?

Şimdilik yok. Seramik son derece hijyenik ve kullanışlı bir malzeme. Çevreye ve doğaya hiçbir zararı yok. Ama vitrifiye alanına baktığınızda aksesuarların seramikten cam ve metale döndüğünü görüyorsunuz. Lavabolar tezgah üstüne dönüşünce sistemden ayak azaldı, klozetler asma olunca, rezervuarlar azaldı. Vitrifiyede ağırlıklı olarak klozetler kaldı ki, onun da seramikten başka alternatifi yok. Kaplama malzemelerinde diğer alternatifler olsa bile karo ağırlığını koruyor.

Mercan'a göre, seramik çevreye dost ve alternatifsiz bir malzame.

- Seramik üretimi enerjiye bağlı bir sektör, ama Türkiye olarak bu alanda sorunlarımız var değil mi?

Seramik sektöründe enerjinin maliyetteki ağırlığı yüzde 25-35’lardadır. Türkiye olarak enerjide dışarı bağımlıyız. Uzun dönemli kontratlarımız var. Dolayısıyla aldığımız fiyatlar petrole dayalı. Şu anda bizim kullandığımız gaz Avrupa’nın en pahalı gazlarından biri. Daha önce böyle değildi. Fiyatlar dengeliydi, Türkiye biraz daha ucuz kalıyordu. Belli dönemlerde sübvanse ediliyordu. LNG’nin piyasaya girmesi oyunu bozdu. Şu anda Hollanda, İtalya, İngiltere spot piyasada doğalgazın 1000 metreküpü yaz aylarında 90-100 Euro bandında, kış aylarında 130-140 Euro bandına geliyor. Dağıtım ve vergileri de koyduğunuzda nihai fabrikalar metreküpünü 17-18 cent’e kullanabiliyorlar. Türkiye şu anda 24,5 centlerde. Yani Avrupa’nın yüzde 30 üstüne çıkmış durumdayız. LNG ithalatını Türkiye istediği gibi yapamıyor. Çünkü uzun dönemli kontratlarımız var, terminallerde sıkıntı var. Bu konuda gerçekten bir şey yapılması lazım. Çünkü Türkiye’nin net ihracatçı sektörü. İthalat son derece düşük, Türkiye’nin ihtiyacını karşıladığı gibi bir o kadar da ihracat yapıyor. Katma değeri yüzde 80’lerin üzerinde bir sektör. Yani 100 dolarlık ihracat yaptığınızda, yapmanız gereken maksimum ithalat 18-20 dolar. Bu, Türkiye’de hiçbir sektörde böyle değil. Biraz kollanması lazım. Doğalgaz fiyatlarında değişiklikler düşünülmeli. Belki BOTAŞ’ın alış fiyatlarında kar söz konusu olmayabilir ama sektörün rekabet ettiği tüm ülkelerde rakamlar bizimkinin altında.


- Bu konuda Federasyon olarak hükümet nezdinde girişimleriniz var mı?

Hem ilgili bakanlıklarla hem BOTAŞ’la konuştuk. Şu anda herhangi bir sonuç almış değiliz. Enerji fiyatları Türkiye’de en fazla cam ve seramik sektörünü etkiliyor. Onun dışında demir çeliği etkiliyor ki, bunlar direk ihracatçı sektörlerimiz. Bununla ilgili çalışma ve görüşmelerimiz devam edecek. Seramik gibi katma değeri yüksek, net ihracatçı sektörlerin desteklenmesi ve rekabet avantajını kaybetmemesi gerekiyor.


- Ekonomik krize karşı sektör olarak önlemleriniz var mı?

2018’in ikinci yarısından itibaren iç piyasada ciddi şekilde bir daralma oldu. Buna karşılık sektör çok hızlı şekilde ihracata yöneldi ve yüzde 15 civarında bir artış sağladı. Fiyat artışı pek olmadı ama ihracatı bir iki yıl içinde istediğiniz kadar artıramıyorsunuz. Sektör az da olsa daraldı. Umudumuz önümüzdeki dönem piyasanın daha iyi hale gelmesi. Bununla ilgili çalıştaylar yaptık, ihracatı nasıl artırırız metodolojisini konuştuk. Artık şirketlerin kendi bünyelerinde uzun dönemli ihracat politikaları geliştirmeleri gerekiyor. Her şirket üretiminin minimum yüzde 50’sini ihraç edecek şekilde planlarını yapmalı.


- UNICERA Fuarı ile ilgili beklentileriniz neler?

Metraj olarak geçen yıllara oranla yüzde 10 büyüdü, katılım artıyor, yurt dışından gelenler artıyor. Şu anda kendi alanında, İtalya’daki CERSAIE’den sonra Avrupa’nın ikinci büyük fuarı oldu. Bunu korumamız lazım. Önemli seramik ülkesiysek, fuarda da önemli olmalıyız. Fuarların katkısı büyük. Hem tanıtım oluyor hem de ticari olarak işbirlikleri gelişiyor. Dünyanın her tarafından CERSAIE’ye insanlar gidiyor. Buraya da öyle olacak. Ziyaretçi sayısı giderek artıyor. Seramik dünyası içindeki tüm bileşenler olarak elele verip bu fuara sahip çıkmalı ve geliştirmeliyiz.

Mercan, iş hayatında 37 yıldır hep yoğun çalışmış.

- Size dönecek olursak, Eczacıbaşı’nda görevinize devam ediyorsunuz. Öte yandan Federasyon Genel Sekreterliği de çok çalışmayı gerektiren bir görev. Programınız yoğun mu?

İş hayatında 37. yılım ve hiçbir zaman hafif bir programım olmadı. Her zaman minimum 12 saatlik programım oldu. Şu anda Federasyon’a alışmaya çalışıyorum. Ben teknik kökenli olduğum için daha çok teknik konulara yöneliyorum. Şimdi Seramik Araştırma Merkezi (SAM) ile birlikte Federasyon olarak ilk defa teknik bir eğitim programı düzenliyoruz. Bunun sektör için faydalı olacağına inanıyorum. Sektörde teknolojik eğitime yönelik bir talep olduğunu gördük. Teknik komitelerimizi yeniden oluşturuyoruz. Standartlar ile Enerji ve Çevre komiteleri. Bunun yanısıra Avrupa’daki üyeliklerimiz var. Buna göre kadromuzu oluşturuyoruz. Endüstri, Enerji ve Standartlardan sorumlu, sektörde 20 yılın üstünde tecrübesi olan bir arkadaşı (Yasemin Erçetin Aktar) kadromuza kattık. İletişimden sorumlu bir kişi daha bu yıl kadromuza katacağız. Kamu ile ilişkileri yürütecek Ankara Temsilcisini kadromuza katınca, çok daha efektif ve sektör sorunlarına daha dinamik yaklaşan bir federasyon olacağız.


- Federasyon‘un üyeleri arasında yer alan Türk Seramik Derneği (TSD)’nin sanat kanadı da olduğu için diğerlerinden farklı bir yapısı var. TSF olarak sanatsal etkinliklere desteğiniz devam edecek mi?

Edecek elbette. TSD biraz özel bir yapı. Ben de ilk yıllarda üyesiydim. Sanat ve bilim ağırlıklı. Buna ihtiyacımız da var. Sanatın zaten bizim dışımızda pek de destekçisi kalmadı. Ama Türkiye önemli seramik sanatçıları yetiştirmiş bir ülke. Biz desteğimizi artıracak sürdüreceğiz.


O zaman tüm sanatçılar adına teşekkür ediyorum ve yeni görevinizde başarılar diliyorum.

bottom of page