top of page

TSF, ÜYELERİNE YEŞİL DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE ÖNCÜLÜK EDECEK

Seramik sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Seramik Federasyonu’nun başkanlığını Yurtbay Seramik Yönetim Kurulu Başkanı İlter Yurtbay devraldı. Yurtbay, yaptımız söyleşide TSF’nin yeni dönem için hedeflerini değerlendirdi. Üyeleri haksız rekabete karşı korumak ve yeşil dönüşüm sürecine hazırlamak TSF’nin ajandasındaki iki temel konu.

FATMA BATUKAN BELGE


Türkiye Seramik Federasyonu’nun yeni dönemdeki hedeflerini anlatır mısınız?


Önümüzdeki dönemde TSF olarak hedeflerimiz; üyelerimizi yurt içinde ve yurtdışında haksız rekabete karşı korumak ve bu yönde girişimlerde bulunmak. Bunun dışında yeşil dönüşüm çerçevesinde, üyelerimize öncülük ederek, bu sürece en iyi şekilde hazırlamak.


UNICERA’yı bizzat TSF’nin düzenlemesinin avantajları neler oldu? Zorlukları var mı?


UNICERA, temelinde TSF ve bağlı derneklerinin bugünlere getirdiği, üzerine üreticisinden seramik sanatçısına birçok farklı paydaş tarafından büyük emek ve zaman harcanmış, hem ülkemizin en güzide fuarlarından bir tanesi hem de Dünya çapında rüştünü ispat etmiş bir organizasyon. Bizler de TSF olarak UNICERA’ya, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek bir kimlik kazandırmak adına, yakın zamanda Anonim Şirket kimliği kazandırdık. Bu sayede, UNICERA hem tüzel bir kimlik kazanmış hem de daha profesyonel ve dinamik bir çalışma sistemine bürünmüş oldu. Yine burada, başta bir önceki dönem Başkanımız Erdem Çenesiz olmak üzere, katkılarından dolayı emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyorum.


UNICERA, her yıl artan yerli ve yabancı ziyaretçi sayısının yanı sıra organizasyonun gerçekleştirildiği konum açısından yerli ve yabancı çoğu alıcının uğramadan nihai satın alım kararını vermediği bir fuar haline geldi. Türkiye Seramik Federasyonu olarak UNICERA’nın geldiği noktadan memnunuz ve geleceğe umutla bakıyoruz.

Yurtdışındaki diğer büyük fuarlarla karşılaştırdığınızda UNICERA’yı nasıl görüyorsunuz?


UNICERA, yurtdışındaki diğer büyük fuar organizasyonlarından hali hazırda hiçbir eksiği olmamasından öte, son yıllarda gerek artan marka bilinirliği gerek sürekli artış trendinde olan ziyaretçi sayısı açısından kat ettiği mesafeyle, sıralamada taşları yerinden oynattığı uluslararası seramik çevreleri nezdinde dahi kabul edilmiş bir olgudur. Önümüzdeki yıllarda bu trendin artarak devam edeceğini öngörüyoruz.


Seramik sektörünün ülke gerçeklerine bağlı olarak en büyük sorunları nelerdir?


Günümüzde üreten her sektör, gelişen standartlar ve farkındalıkların sonucu olarak belirli başlı sorunlar yaşamaktadır. Bu noktada da iletişimin önemi devreye girmektedir. TSF olarak sektörel sorunlarımızı Kamu ile düzenli ve yakın temas kurarak ilgili mercilerine anlık aktarıp, iletişimi kanalını sürekli canlı tutmaya gayret ediyoruz. Son yıllarda, ülkemizde yapılan yatırımlar ile her ne kadar belirli bir yol kat edilmiş olsa da ülke gerçeklerine bağlı olarak en büyük sorunumuzu enerji ithal eden bir ülke konumunda olmak olarak söyleyebiliriz.


Bir önceki soruyla bağlantılı olarak küresel anlamda ele aldığımızda sektörün zorlukları nelerdir?


Seramik sektöründeki sorunlara küresel bazda bakıldığında, problemlerin sadece üretici kaynaklı oluşmadığı, üreticiler kadar seramik üreticilerine global çapta makine ekipman sağlayan makine üreticilerine de belirli başlı görev ve sorumluluklar düştüğünü göstermektedir.


Seramik, şekil aldığı tüm formlarda görsellik ve trendler gibi kozmetik gereksinimleri sağlamadan önce belli başlı hijyen, dayanıklılık ve uzun ömürlülük gibi normları kusursuz bir biçimde sağlama zorunluluğu taşımaktadır ve bunları sağlamanın tek yolu üretim yapılan fırınlarda yüksek pişirme derecelerinde üretim yapmakla mümkündür.


Özellikle yenilenebilir enerjinin öneminin her geçen gün arttığı günümüzde, makine parkı tedarikçilerimizden beklentimiz daha akıllı, daha verimli ve çevreye daha saygılı enerji tüketim alternatiflerini barındıran yenilikleri hızlı bir şekilde geliştirip ülkelerin hatta dünyanın hizmetine sunmalarıdır.

Türk seramiğinin en güçlü yanı nedir?


Türk seramiğinin en güçlü yanını nihai ürünü oluşturan hammaddeler toplamının %80’inin ülkemizden tedarik edilebilmesi olarak gösterebiliriz. Yani bizler %80 yerli hammadde kullanan bir sektörüz; bu da hem dışa bağımlılığımızı azaltıyor hem de ihracat pazarlarından ülkemize getirdiğimiz dövizin aynı oranda yani %80’inin ülkemizde kalmasını sağlıyor.


Seramiğin tasarımla ilişkisi çok önemli. Üretim-tasarım ilişkilerini güçlendirmek için TSF olarak özellikle yapmayı planladığınız şeyler var mı?


Sektörümüzde gerek Türk seramiğinin dünyaya açılan yüzü Turkish Ceramics’in gerekse de sektörümüzde faaliyet gösteren birkaç üreticimizin seramiğin tasarımla olan ilişkisini canlı ve dinamik tutmak adına, yıllardan beri süre gelen tasarım yarışmaları var. Burada asıl amaç hem tasarımcıya eğitim gördüğü bölümden profesyonel hayata geçmeden önce dokunmak, hem de sosyal sorumluluk bilincini arttırmak. Ben de görev aldığım kurumda bu tasarım yarışmalarından birini hayata geçirenlerden birisi olarak, bu yarışmalara ulaşan projelerin hiç de küçümsenmemesi gerektiğine defalarca kez şahit olduğumu memnuniyetle belirtmek isterim.


Buna ek olarak, sektörümüzün ithal girdilerinden bir tanesini de yurtdışından tedarik edilen tasarımlardır. İşi daha da ilginci, bu tasarımları hayata geçirmek için sadece tasarımın satın alımının yetmediği gibi, bu tasarıma bağlı olarak belli başlı yardımcı malzemelerin de ithal edilme zorluk ve zorunluluğu üreticinin karşısına sıkça çıkan problemlerden bir tanesidir. Bu bilgiler ışığında, ülkemizde faaliyet gösterebilecek bir tasarım stüdyosu, ülkemiz üreticilerine çeşitli avantajlar sağlayacağı gibi, bu konudaki dışa bağımlılığı da asgariye indirecektir.


bottom of page